bugün
- anın görüntüsü14
- insan olmaya ceyrek kala11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı12
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur30
- arda güler12
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek17
- taktik verin16
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi8
- gecenin şarkısı11
- maca sekiz10
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri32
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- en obez özelliğiniz19
- türklerin çok kolay devlet kurması17
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması15
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- icardi190518
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak10
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- sevdiğiniz sözlük yazarları12
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
entry'ler (144)
(bkz: #19574770)
bu yıl onuncusu düzenlenen radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde kazananlar belli olmuş, ve radyo boğaziçi'nin facebook ve twitter hesapları aracılığıyla duyurulmuştur.
bu yıl öncekilerden farklı olarak çok daha profesyonel bir anlayışla ve amatör ruhlarını da koruyarak çalışan ekip bir yıllık emeklerinin karşılığı almak üzere tören düzeninin sağlanması için çalışmalarına devam etmekte, ve 16 mayıs perşembe günü türkiye'nin sevilen isimleri ile sevenlerini bir araya getirecek. tören her zamanki gibi bümed üst bahçe'de düzenlenecek ve saat 17.00'da başlayacak olan töreni öncekilerden ayıran en önemli özelliklerden birisi de sanırım paylas.com üzerinden canlı yayınlanacak olması. her geçen yıl kalitesini daha da arttıran bu töreni, türkiye'nin en iyi ödül törenlerinden biri olarak göstersek yanılmış olmayız.
evente de bu link üzerinden ulaşılabilir.
bu yıl öncekilerden farklı olarak çok daha profesyonel bir anlayışla ve amatör ruhlarını da koruyarak çalışan ekip bir yıllık emeklerinin karşılığı almak üzere tören düzeninin sağlanması için çalışmalarına devam etmekte, ve 16 mayıs perşembe günü türkiye'nin sevilen isimleri ile sevenlerini bir araya getirecek. tören her zamanki gibi bümed üst bahçe'de düzenlenecek ve saat 17.00'da başlayacak olan töreni öncekilerden ayıran en önemli özelliklerden birisi de sanırım paylas.com üzerinden canlı yayınlanacak olması. her geçen yıl kalitesini daha da arttıran bu töreni, türkiye'nin en iyi ödül törenlerinden biri olarak göstersek yanılmış olmayız.
evente de bu link üzerinden ulaşılabilir.
bu entryi girmeden önce tam 7 ay bekledim. 7 koca ay.
uludağ sözlük'e mail kutuma gelen bir davet maili ile üye oldum. o zamanlar 20 tanım entrysi isteniyordu üye olabilmemiz için(şimdi kaç bilmiyorum) ve bunların ciddi anlamda tanım olması gerekiyordu. o sıra yazarlık başvurusu yapan birkaç arkadaşımın hesapları onaylanmamıştı gevşek tanımlarından ötürü. konudan çok sapmayalım, o ara bu maili görünce "bakalım" dedim, "nasıl bir yermiş bu ulu sözlük, bi' kontrol edelim?". hesabı oluşturdum, entry girmeye başladım ve tam 14. entryimdeyken birden mesaj kutum yandı. gelen zall'ın hoş geldiniz mesajıydı (şimdi nasıl bilmiyorum, o ara hesabınız onaylanırsa zall'dan mesaj geliyordu otomatik). güzel işmiş dedik, daha 14 entry girmişken hesap onaylandı. hepitopu 1 saat bile sürmedi yani onaylanması hesabımın.
ortamın yeni yetmesi, taze yazarı olarak ilk birkaç gün sadece okuma yapmaya çalıştım, ara ara entryler girdim. ancak şunu görmüştüm ki uludağ sözlük diğerlerinden farklı. zira burası bir sözlük değil, biraz formatlanmış bir forumdu. yazarlarının büyük bir kısmını inci sözlük hesabı silinmiş liselilerden oluşuyordu ve birbirinin aynısı olan iki başlığı sol framede alt alta görebiliyordunuz. durumu ilettiğiniz moderatörlerden de cevap alabilmek deveye hendek atlatmaktan zordu. gerçi hakkını yemeyelim, moonlight sonata pek yardımcı olurdu ancak bu ona has bir özellikti, moderasyona değil.
bu entryi girmeden önce tam 7 ay bekledim. 7 koca ay. çok şey değişmiş sözlükte. formatlanmış forum havasından çıkmış, güldürmeyen inci sözlük olmuş. yazarlarının yaş ortalaması 13 14 civarına kadar gerilemiş ve giren kişide yazma isteği dahi bırakmaz hale gelmiş. üstteki getir ve ara butonları pek sık kullanan biri olarak diyebilirim ki yok, eski başlıklar da çöplük olmaktan kurtulamamış bu niteliksiz yazar ve beceriksiz moderasyon yüzünden.
uludağ sözlük, artık devam etmemesi gereken bir site. webarchive'da yerini alsın, ve biraz daha az karbondioksit salınsın dünyaya.
uludağ sözlük'e mail kutuma gelen bir davet maili ile üye oldum. o zamanlar 20 tanım entrysi isteniyordu üye olabilmemiz için(şimdi kaç bilmiyorum) ve bunların ciddi anlamda tanım olması gerekiyordu. o sıra yazarlık başvurusu yapan birkaç arkadaşımın hesapları onaylanmamıştı gevşek tanımlarından ötürü. konudan çok sapmayalım, o ara bu maili görünce "bakalım" dedim, "nasıl bir yermiş bu ulu sözlük, bi' kontrol edelim?". hesabı oluşturdum, entry girmeye başladım ve tam 14. entryimdeyken birden mesaj kutum yandı. gelen zall'ın hoş geldiniz mesajıydı (şimdi nasıl bilmiyorum, o ara hesabınız onaylanırsa zall'dan mesaj geliyordu otomatik). güzel işmiş dedik, daha 14 entry girmişken hesap onaylandı. hepitopu 1 saat bile sürmedi yani onaylanması hesabımın.
ortamın yeni yetmesi, taze yazarı olarak ilk birkaç gün sadece okuma yapmaya çalıştım, ara ara entryler girdim. ancak şunu görmüştüm ki uludağ sözlük diğerlerinden farklı. zira burası bir sözlük değil, biraz formatlanmış bir forumdu. yazarlarının büyük bir kısmını inci sözlük hesabı silinmiş liselilerden oluşuyordu ve birbirinin aynısı olan iki başlığı sol framede alt alta görebiliyordunuz. durumu ilettiğiniz moderatörlerden de cevap alabilmek deveye hendek atlatmaktan zordu. gerçi hakkını yemeyelim, moonlight sonata pek yardımcı olurdu ancak bu ona has bir özellikti, moderasyona değil.
bu entryi girmeden önce tam 7 ay bekledim. 7 koca ay. çok şey değişmiş sözlükte. formatlanmış forum havasından çıkmış, güldürmeyen inci sözlük olmuş. yazarlarının yaş ortalaması 13 14 civarına kadar gerilemiş ve giren kişide yazma isteği dahi bırakmaz hale gelmiş. üstteki getir ve ara butonları pek sık kullanan biri olarak diyebilirim ki yok, eski başlıklar da çöplük olmaktan kurtulamamış bu niteliksiz yazar ve beceriksiz moderasyon yüzünden.
uludağ sözlük, artık devam etmemesi gereken bir site. webarchive'da yerini alsın, ve biraz daha az karbondioksit salınsın dünyaya.
şu girişteki reklam olayını deliler gibi abartmışlar. o nedir arkadaş, tam ekran reklam gösterimi!!1 allahını seven üstüme adblocker atsın diye dolaşıyorum artık odada. yuh!
istanbul, ankara, izmir, bursa gibi büyük şehirlerde bu haberlere artık kayıtsız kalınmadığını gösterir. buralarda çıkan haberler genelde okunmadan geçilir, ama samsun için bu böyle değildir.
bir remood.me dergisi. aynı zamanda 9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi kategorisinde adaymış.
radyo boğaziçi'nin facebook sayfasından oy verilebiliyor.
radyo boğaziçi'nin facebook sayfasından oy verilebiliyor.
9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi dalında aday olmuş dergi.
radyo boğaziçi'nin facebook sayfasından oy verilebiliyor.
radyo boğaziçi'nin facebook sayfasından oy verilebiliyor.
9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi dalında aday olmuş dergi.
radyo boğaziçi'nin facebook sayfasından oy verilebiliyor.
radyo boğaziçi'nin facebook sayfasından oy verilebiliyor.
9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi dalında aday olmuş dergi.
oy vermek için radyo boğaziçi'nin facebook sayfası ziyaret ediliyor.
oy vermek için radyo boğaziçi'nin facebook sayfası ziyaret ediliyor.
9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi kategorisinde adaymış.
oy vermek için şu adrese gidilebilirmiş.
oy vermek için şu adrese gidilebilirmiş.
9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi alanında adaymış.
oy vermek için bu adresi kullanılabilir.
oy vermek için bu adresi kullanılabilir.
9. radyo boğaziçi müzik ödülleri'nde en iyi müzik dergisi kategorisinde adaymış.
oy vermek için şu adrese gidilebilirmiş.
oy vermek için şu adrese gidilebilirmiş.
kendisi hakkında neden o malum açıklamayı yapana kadar hiçbir şey yazılmamış gerçekten şaşırıyorum.
güzver yıldıran, türkiye'nin yetiştirdiği en nadide eğitimcilerden biri olmakla birlikte, bilime inanan ve türkiye'de bilimin geliştirilmesi adına çabalayan bir profesördür. kendisi, dünya çapında etkili bir diğer eğitim bilimci benjamin bloom'un öğrencisidir ve eğitim alanında olduğu kadar, türkiye'nin gündemi ile de bilgi sahibidir.
bahsi geçen videonun sonunda da belirtildiği gibi, elindeki veriler oecd verileridir ve hükümetlerce güvenilen ve kullanılan verilerdir. burada öğretmen maaşlarını 1700 olduğunu belirtmiyorum elbette, ancak yaptığı konuşmada tüm dünya ülkelerinin kullandığı verileri kullanmasından ötürü taşlanması anlamsız ve bir o kadar da basiretsizce bir harekettir. ve bence, tüm bu yazıları yazanlar kendilerine bir özür borçludur.
güzver yıldıran, türkiye'nin yetiştirdiği en nadide eğitimcilerden biri olmakla birlikte, bilime inanan ve türkiye'de bilimin geliştirilmesi adına çabalayan bir profesördür. kendisi, dünya çapında etkili bir diğer eğitim bilimci benjamin bloom'un öğrencisidir ve eğitim alanında olduğu kadar, türkiye'nin gündemi ile de bilgi sahibidir.
bahsi geçen videonun sonunda da belirtildiği gibi, elindeki veriler oecd verileridir ve hükümetlerce güvenilen ve kullanılan verilerdir. burada öğretmen maaşlarını 1700 olduğunu belirtmiyorum elbette, ancak yaptığı konuşmada tüm dünya ülkelerinin kullandığı verileri kullanmasından ötürü taşlanması anlamsız ve bir o kadar da basiretsizce bir harekettir. ve bence, tüm bu yazıları yazanlar kendilerine bir özür borçludur.
gerçek değildir.
daha fazla söze gerek yok, gidip birkaç öğretmenle konuşun ya da bir yıl öğretmenlik yapın. sonra konuşalım bu konuyu.
daha fazla söze gerek yok, gidip birkaç öğretmenle konuşun ya da bir yıl öğretmenlik yapın. sonra konuşalım bu konuyu.
ülkemizde değeri nedense anlaşılamamış bir oluşum. ben bu sayede bir arkadaşım ile avrupa'da 25 gün boyunca 9 şehir gezdim ve çok büyük bir problem ile karşılaşmadan turu tamamladım. havalimanları şehre uzak diyenler varsa da avrupa'da şehir içinde havalimanı olmadığını belirtmek isterim. o uzun ve yorucu trenli yolculukları yerine o yolu 1 saatte uçakla katettikten sonra 1 saatlik havalimanı transferi pek bir önem arz etmiyor kanımca. ayrıca kaldığım hosteller de ortalama ve üstüydü... zaten kurucuları da genç insanlar oldukları için öğrenci kafasını bilen kişilerdi, nerede ne yememiz gerektiğine kadar işimize yarayacak her bilgiyi verdiler, tur esnasında da kendilerini arayıp yardım istediğimiz zamanlar oldu. ilk yurtdışı tecrübemiz olduğu halde turumuz beklediğimizden rahat geçti. avrupayı gezmeyi düşünüyorsanız, interfly bence en iyi en hesaplı alternatif.
bugün, sevgilimden ayrıldım. bugün dediğime bakmayın, daha iki saat filan oldu. ama bunu ikimizde beklediğimiz ve -sanırım- istediğimiz için çok zorlu geçmedi.
peki bu mu olay? değil. bu olayla birlikte içimdeki o uzun süreden beri var olan can sıkıntısı ve anlamsızlık hissi de gitti. evet, bütün bunlara neden olan sorulara cevap bulabilmiş olmak rahatlattı beni.
ayrıca, bu süreçte yanımda olan tüm insanlara teşekkür ediyorum.
peki bu mu olay? değil. bu olayla birlikte içimdeki o uzun süreden beri var olan can sıkıntısı ve anlamsızlık hissi de gitti. evet, bütün bunlara neden olan sorulara cevap bulabilmiş olmak rahatlattı beni.
ayrıca, bu süreçte yanımda olan tüm insanlara teşekkür ediyorum.
şöyle bir ifade geçmiş; "arapça, birleşmiş milletlerin ingilizce, çince, ispanyolca, rusça ve fransızcayla birlikte kabul ettiği altı resmî dilden biridir.". sadece bu maddeye dayanarak dahi söyleyebiliriz ki yerinde bir hareket. arapçayı sadece ve sadece at gözlükleri takmış popülist ateist gözlüğü ile incelerseniz, evet zaten bu başlıkta söylenenler doğru. ancak bakış açını açık bir şekilde saçma.
öncelikle arapça'nın konuşulduğu bölgeye bir bakalım. tamamı bugün "o çok beğenilen" avrupa ve amerika'nın muhtaç olduğu yerler. neden peki? çok açık, petrol. işte sadece bu nedenle dahi, türkiye'nin stratejik önemi artıyor. yoksa boğazlar filan da hikaye yani. şimdi, bu önemli bölgede kalan bir bölgede siz birlşemiş milletler'in resmi dillerinden birkaçını öğretiyorsunuz. ee iyi. ancak atanılan nokta şu ki, az önce yukarıda da "at gözlükleri takmış popülist ateist" tanımlamamla anlatmaya çalıştığım üzere, siz arapça'yı stratejik açıdan önemli bir dil olarak değil de, iç işleri bomboktan olan ülkelerin dili olarak görürseniz yanlış yaparsınız.
diyoruz ki dil öğretimi önemli. hatta -şansa bakın ki- tam da bu sıra "erken yaşlarda dil eğitimi" konulu bir proje hazırlamaktayım. oh yes. ülkemizde ingilizce, fransızca ve almanca eğitimi, erken yaşlarda başlıyor, evet. ancak özel okullarda okumuyorsanız, oldukça yetersiz bir eğitimle karşılaşıyorsunuz. öyle ki, bugün "arapça öğrenmek isteyen kuran kursuna gitsin amuğa goyyim yeaa" diyenlerin birçoğu bile, ingilizce, fransızca ve almanca'yı ilkokul seviyesinden itibaren öğreten güzel ülkemde dil kurslarına gidiyor. aradaki fark ne? fark yok.
peki ya arapça dil eğitiminin müfredata sokulması insanları neden korkutuyor? bu da çok açık değil mi? "sözde" %99 müslüman olan bir ülkede yaşadığımız için insanlar bu şekilde şeriatın geleceğini düşünüyor. ancak şu da var ki, insanlar kur'an-ı kerim'i okuyunca anlarlarsa, bu başımızdakiler bir dakikadan fazla kalamazlar yönetimde. gerçi belirtmekte fayda var, kur'an-ı kerim'in dili bugün arap coğrafyasında konuşulandan farklı. konuyu saptırmayalım, arapça dil eğitiminden korkmamak lazım, neden mi? çünkü aynı tehlike ingilizce, fransızca ve almanca'da da var. bugün bu dilleri öğrenmeye başlayan birçok kişi bu ülkelere "hayranlıktan öte" bir sevgi ile bağlılar. bugün türkiye'de "ben askerlik yapmam, vicdanî retçiyim." diyenlerin birçoğu dahi "ulan amerika ordusu çağırsa giderim kehkeh" diyorlar. bugün bu dilleri öğrenmeye başlayan birçok kişi bu ülkelerin mandasını istiyorlar. evet, durum aynen böyle. at gözlüklerinizi çıkartıp etrafınızı "objektif" bir pencereden incelediğiniz zaman bunun gerçek olduğunu göreceksiniz.
erken yaşlarda dil eğitimi önemli dedik. bugün dil eğitimi almaya başlayan büyük bir kesimin seçme şansı yok. gittiğiniz devlet okulunda hangi dil okutuluyorsa onu öğrenmeye çalışıyorsunuz. bunların arasında arapça da olsun, sonuna kadar destekliyorum. hatta ve hatta, çince, ispanyolca, portekizde, italyanca, rusça, japonca, swahili filan da olsun. ve bunlar seçmeli olsun tüm örgün eğitim kurumlarında, ve eş zamanlı olarak okutulsun. yani ilköğretimde rusça almış biri lisede de rusça alabilsin ki bir anlamı olsun. değil mi ama?
şimdi pek kıymetli sözlük efradı, bir kez daha düşünmeye davet ediyorum sizleri. olayı kulaktan dolma atayistlikle değil, dil eğitimi, ülkeler arası ilişkiler ve stratejik önem filtreleri ile inceleyin. emin olun, büyük bir aydınlanma yaşayacaksınız.
kolay gelsin.
öncelikle arapça'nın konuşulduğu bölgeye bir bakalım. tamamı bugün "o çok beğenilen" avrupa ve amerika'nın muhtaç olduğu yerler. neden peki? çok açık, petrol. işte sadece bu nedenle dahi, türkiye'nin stratejik önemi artıyor. yoksa boğazlar filan da hikaye yani. şimdi, bu önemli bölgede kalan bir bölgede siz birlşemiş milletler'in resmi dillerinden birkaçını öğretiyorsunuz. ee iyi. ancak atanılan nokta şu ki, az önce yukarıda da "at gözlükleri takmış popülist ateist" tanımlamamla anlatmaya çalıştığım üzere, siz arapça'yı stratejik açıdan önemli bir dil olarak değil de, iç işleri bomboktan olan ülkelerin dili olarak görürseniz yanlış yaparsınız.
diyoruz ki dil öğretimi önemli. hatta -şansa bakın ki- tam da bu sıra "erken yaşlarda dil eğitimi" konulu bir proje hazırlamaktayım. oh yes. ülkemizde ingilizce, fransızca ve almanca eğitimi, erken yaşlarda başlıyor, evet. ancak özel okullarda okumuyorsanız, oldukça yetersiz bir eğitimle karşılaşıyorsunuz. öyle ki, bugün "arapça öğrenmek isteyen kuran kursuna gitsin amuğa goyyim yeaa" diyenlerin birçoğu bile, ingilizce, fransızca ve almanca'yı ilkokul seviyesinden itibaren öğreten güzel ülkemde dil kurslarına gidiyor. aradaki fark ne? fark yok.
peki ya arapça dil eğitiminin müfredata sokulması insanları neden korkutuyor? bu da çok açık değil mi? "sözde" %99 müslüman olan bir ülkede yaşadığımız için insanlar bu şekilde şeriatın geleceğini düşünüyor. ancak şu da var ki, insanlar kur'an-ı kerim'i okuyunca anlarlarsa, bu başımızdakiler bir dakikadan fazla kalamazlar yönetimde. gerçi belirtmekte fayda var, kur'an-ı kerim'in dili bugün arap coğrafyasında konuşulandan farklı. konuyu saptırmayalım, arapça dil eğitiminden korkmamak lazım, neden mi? çünkü aynı tehlike ingilizce, fransızca ve almanca'da da var. bugün bu dilleri öğrenmeye başlayan birçok kişi bu ülkelere "hayranlıktan öte" bir sevgi ile bağlılar. bugün türkiye'de "ben askerlik yapmam, vicdanî retçiyim." diyenlerin birçoğu dahi "ulan amerika ordusu çağırsa giderim kehkeh" diyorlar. bugün bu dilleri öğrenmeye başlayan birçok kişi bu ülkelerin mandasını istiyorlar. evet, durum aynen böyle. at gözlüklerinizi çıkartıp etrafınızı "objektif" bir pencereden incelediğiniz zaman bunun gerçek olduğunu göreceksiniz.
erken yaşlarda dil eğitimi önemli dedik. bugün dil eğitimi almaya başlayan büyük bir kesimin seçme şansı yok. gittiğiniz devlet okulunda hangi dil okutuluyorsa onu öğrenmeye çalışıyorsunuz. bunların arasında arapça da olsun, sonuna kadar destekliyorum. hatta ve hatta, çince, ispanyolca, portekizde, italyanca, rusça, japonca, swahili filan da olsun. ve bunlar seçmeli olsun tüm örgün eğitim kurumlarında, ve eş zamanlı olarak okutulsun. yani ilköğretimde rusça almış biri lisede de rusça alabilsin ki bir anlamı olsun. değil mi ama?
şimdi pek kıymetli sözlük efradı, bir kez daha düşünmeye davet ediyorum sizleri. olayı kulaktan dolma atayistlikle değil, dil eğitimi, ülkeler arası ilişkiler ve stratejik önem filtreleri ile inceleyin. emin olun, büyük bir aydınlanma yaşayacaksınız.
kolay gelsin.
dünyanın en sikko kuralı gibi duruyor. hani bazen bir başlığa giriyorsunuz, öyle saçma sapan şeyler yazılmış ki. eh, sözlükteki tek değerlendirme zımbırtısı da oylama butonları olduğundan, ister istemez engelliyor okumayı. oku, bekle, oy ver, oku, bekle, oy ver... uzun iş aga.
elbette kimse buradaki yazar kişilerine gerçek anlamda yazmanın ne olduğunu öğretemez, insanları okumaktan da soğutuyor bu tip şeyler.
elbette kimse buradaki yazar kişilerine gerçek anlamda yazmanın ne olduğunu öğretemez, insanları okumaktan da soğutuyor bu tip şeyler.